Perşembe, Temmuz 12, 2007

Son 2 saat


Eveeet sevgili pıtırcıklar...

ÖSS yolunun son adımlarını atmak üzereyim.. 2 saat sonra hayatımın bundan sonraki yönü, ne olacağım, geleceğim gibi temel soruları cevap bulacağım bir rakam topluluğu elime geçecek.. Büyük ihtimal ıkınarak bir yerlere girmeye çalışıcam..

Gece boyu alarmlı saat misali saat başı kalkıp sabah oldu mu diye baktım.. Nihayetinde güneşi görünce "aha açıklanıyor" diyerek fırladım.. Ama ne yazıkki uyandığımda saat 7 bile olmamıştı.. 6.59'du..

Sınava girerken ya da sınav sonrası bu kadar stres yapmamıştım.. Şimdi neden böyle oldum, kendime anlam veremiyorum.. Sonucu da az çok bilmeme rağmen belli belirsiz kalp çarpıntılarıyla sonucu bekliyorum..

Saat 10.30'da açıklanacak.. Evet.. Ama benim öğrenmem 12-1'i bulur gibi.. Çünkü site şimdiden fazla havalanıp kendini açmamaya endekslenmiş..

  • Site geçici olarak açılamıyor ya da çok meşgul olabilir. Biraz bekleyip yeniden deneyin.
İşte böyle.. Siz şu an mışıl mışıl uyurken ben stres içinde saniye ibresinin dönüşünü izliyorum.. Hadi bakimm.. Hayırlı olsun :)

Çarşamba, Temmuz 11, 2007

Danalar Bostanda Vizyonda

dandini dandini dastaaana danalarda girmiş bostanaa
kov bostancı danayıı, yemesin lahanayıı


ne demek bu ya.. bi bebeğe söylenecek bi şarkımı bu..

korku filmi gibi
bir grup sapıtmış dana salyalarını akıta akıta bostana son sürat giriyor.. Bir arbede, bir karmaşa danalar bostana saldırıyor. Bostancı danaları kovmak için olağan gücüyle sopayla danalara saldırıyor.. Ortalık kan, revan ... Şahsen çocuk olsam bunu duyduğumda olan uykum da kaçar.. Hatta rüyamda dana kovalayan bostancılar görmeye felan başlarım..

Bundan iyi korku filmi senaryosu olur


çocuğum olduğunda bu ninniyi sölemicem

Pazar, Temmuz 08, 2007

Pamuk Şeker


Eskiden -benim için eski olan en fazla 10-12 sene öncesi- sevdiği şeyleri çoğu insan sevmez oluyor. Ya da eskiden sevmediklerini şimdi afiyetle yiyenler..
Küçükken pamuk şekere bayılırdım. Şeker pembesi rengiyle çok akıl çelici gözükürdü. Isırınca ağzına yapışır, ıslandığı için büzüşürdü. Çok yediğimde çok susardım. Ama tadı kaybolmasın diye su içmek istemezdim. Annemin eteğine "pamuuuk şeeekeeer" diye yapıştığımı çok iyi hatırlıyorum. "Şeker hastası olacaksın yeter" demesine rağmen gürültülü bi şekilde ağlayan bi çocuğa kimse karşı gelemezdi.
Geçenlerde pamuk şeker satan bir adam gördüm parkta tek başıma otururken.. Canım isteyiverdi. Ne güzel gözüküyorlardı.. Sanki adamın elinde kocaman pembeden bir bulut vardı.. "Hepsini alsam, uzansam üstlerine.. Sanki bulutların üstünde gibi" diye geçirirken içimden ayaklarım adamın yanına götürmüş beni.. "2 tane alabilir miyim?" Dev buluttan kopardı iki parça, uzattı elime.. Geçtim oturdum banka.. İştahla baktım şöyle bir. "Yemeye kıyılmaz masum şeyler. Kim bilir şimdi kaç çocuğun hayallerindesiniz.." diyip açtım paketi. İştahla ısırdım şöyle bir. Birden yüzüm asıldı. Adam beni kandırmış mıydı ? Bu o şeker değildi ki. Kızdım şöyle bir. Sonra bu şekerin o şeker olduğu ama artık o damla'nın bu damla olmadığını anlayıverdim.
Zamanında bunun için gözyaşları dökerken şimdi çöpe atıyordum. Açılmamış paketi de pamuk şekercinin arkasından bakan küçük çocuğa verdim. Hazine bulmuş gibi sevindi. Bi zaman gelecek o da pamuk şekeri çöpe atacaktı. Şimdi doya doya yesin istedim. Ağzına yüzüne ulaştıra bulaştıra yedi. Bir zamanlar ki ben gibi.
Bunu izlerken aklıma ıspanak geldi. Öldürseler yemezdim küçükken. Ama artık bir iştahla saldırıyordum çatala.. Bol yoğurtlu harika bir ıspanak yemeği hımm..
Ispanağı pamuk şekere tercih etmemi sağlayan güç ne acaba ?
Küçükken bana bu durumu söyleselerdi inanır mıydım acaba ?
Sizin var mı vazgeçtiğiniz küçüklük hayalleriniz ??

Bir Kola Kutusu Sizi Ağlatabilirmi ?


Beni ağlattı.. Hem de gerçekleri yüzüme yüzüme vurarak.. Sıradan bi teneke nelere kadir..
Neler varmış o tenekede benim bilmediğim..
Üstüme geldiğini sanarak sustu.. Ama ne iyi geldi bi bilse..

(01:21) kola:mutlu olmak istemiyormusun?
(01:21) kola:aşk diyoruz ya
(01:21) kola:aşk
(01:21) kola:oyuncak diilki bu
(01:21) kola:gelip geçsin
(01:21) kola:bence sen gercek bi aşk
(01:21) kola:tatmamıssın
(01:22) kola:bana istersen simdi küfret ama
(01:22) kola:seni her gördügümde
(01:22) kola:ettigim dua ne biliyormusun
(01:22) kola:o tattıgın aşk gibi
(01:22) kola:degil
(01:22) kola:gercek bi aşk acısı tatman
(01:23) kola:ozman anlaman
(01:23) kola:ben ne yapmısım demen
bi kola için çok konuşkan.. diğer tenekeler sadece oturup insanın suratına bakarken bu sürekli konuşuyor.. Ayrıca hiç boş konuştuğunu da görmedim.. Kesin büyülü bir kutu bu..
Ne açma halkasına dokunduruyor ne de kutusunun incelenmesine izin veriyor. Asmalı ya da kesmeli bu kolayı.. ya da 10-15 metre uzağa koyup nişan alınmalı..
pff kötü çocuk.. asıl uyus sensin.. uyussun işte pissss..
Desem de kızdığımdan değil.. Bu da benim teşekkür etme yolum.. Uğraşıcam.. Denicem..
Ama sevinme.. sen söyledin diye deil.. senin için diil..
Kendim için.. Hıh..
Hayallerini yaşaman dileğiyle 2. hayal fabrikası bay asitli kola kutusu..!

Cumartesi, Temmuz 07, 2007

Doğuş ve Batış





Her sabah balkondan bu kız gibi güneşin doğuşunu izliyorum..
Öyle güzelki..
Her yer zifiri karanlık, göz gözü görmüyo.. Her şey sessiz, herkes uykuda... Sokak lambalarının ışığının altında çekirge sesleri..
Tam o anda yaslanıyorum balkonun demirlerine ve bekliyorum..
Gece herkes uyuduktan sonra tüm yıldızlar oraya çıkıyor. O kadar çoklarki ve şehrin ışıklarına inat o kadar parlaklar ki..
Bir süre sonra gökyüzünün rengi değişiyor.. Sonsuz karanlık yerini gece mavisine bırakıyor.. Güneş geliyor...
Yıldızlar flulaşıyor.. "Güneş abla geliyoooo kaçınnn" der gibi tek tek kayboluyorlar..
Ardından ışıyor yavaş yavaş her şey.. Yerde gördüğüm cismin yarasa değil yer bezi olduğunu yavaş yavaş görmeye başlıyorum.. Çekirgeler susuyor.. Kuşlara yerlerini belli etmemek için sessizce gidiyorlar..
İlk serçeler çıkıyor ortaya.. Sonra kumrular.. Ve güneş binaların arasından ilk ışığı uzatıyor üstüme..
Otomatik heralde.. Tam o anda karşıdaki havuzlu bahçenin fıskiyeleri çalışmaya başlıyor.. Ve kuşlar oraya uçup yeşilliklerin arasında benimle güneşi bekliyorlar..
Güneş havuza öyle güzel yansıyorki.. Utanmasam gidip yüzücem o kuş seslerinin arasında..
Ardından tam anlamıyla doğuyor ve yeni bir günü başlatıyor..
Güneş binalara değmeyi bıraktığında tek tük insanlar ve arabalar.. Dalıp bi süre daha izlersem sokak kalabalıktan geçilmez olacak ve manzaram bozulacak diye izlemeyi bırakıyorum..
Güneşin doğuşunu çok fazla izlemişimdir.. Ama hiç batışına dikkat etmedim.. Aklıma takıldı bu.. Neden doğuşu benim için bu kadar değerli de batışı hiç umurumda değil diye..
Güneşin doğuşu huzur verirmiş insana.. Yeni bir gün, yeni bir başlangıç demekmiş.. İnsan yogadan, masajdan daha çok rahatlarmış onu izlerken..
Batışı ise aşkı sembolize edermiş.. Aşık insan güneşin batışına bin umut yüklermiş ve anlamlanırmış o batış..
Hem batışını hem de doğuşunu izlemenin bana huzur verdiği anda çok mutluyum demek olacak..
Şimdi sadece huzurluyum.. Sessiz ve huzurlu..

Sadece Aptallar 8 Saat Uyur


Erdal Demirkıran

A
klı başında olan hiçbir insan, ömrünün üçte birini yastığa bağışlamaz. "Erişkin bir insan günde en az 8 saat uyumalıdır." palavrasını ve / veya önyargısını kırarak 8 saat uyumanın bir alışkanlıktan ibaret olduğunu öğretmektedir. 4 saat uyuyarak 8 saat uyumuş gibi zinde uyanmayı da anlatan kitap, bunun nasıl yapılabileceğini öğretmektedir.


Satış Fiatı 14 YTL

Kesinlikle Tavsiyem ;)

Cuma, Temmuz 06, 2007

Güneş


Tarihi öğrenmek için teletexi olan bi kanal araken atv avrupada Yalın'a rastladım sabah sabah :)
Çok rastlaşıyoruz, saolsun heryerde kaşıma çıkıp "Her Şey Sensin" diyip şımartıyo beni :)

Çok güzel bir sabah. İmrendim.. Keşke sabah ben olsaydım da böyle tatlı tatlı doğsaydım..

Uff yine Barış çıktı tvde.. Her gördüğüm yerde gözleri dolu dolu verio.. Aslında çok sevmezdim.. sadece severdim. ama nedenini bilmediğim bi şekilde gözyaşlarımı tutamıyorum. Ne güzel de söylüo "Gülbembe"yi.. 90 yaşındaki babanem ölsün de bu acıdan kurtulsun die dua ediyoruz. Ama Allah ölmek isteyenlerin deil, daha yeni yaşamaya başlayanların canını alıyo. Biraz haksızlık var bu işte.. Ama "O" her şeyin iyisini bilir..

Oh.. Gülben çıktı.. Az sonra bi-kaç saniye de olsa Yalın'ı görücem :P
Aşksın seeeeen!! Cansın seeen!! Uykusuzluuğum dalgınlığım heeep bu yüzdeeeen :)



Cidden gene uyumadım.. Çatıda okey oynamaya dalmaktan Kavak Yelleri'ni unuttum. Allahtan euro d'de gece tekrarı varmış.. 5e kadar onu izledim. Akşamki yayını zırt-pırt reklam aldığı için sinir ediyodu. Gece yayında ise sadece bir reklam koydular. Acaba artık geceleri mi izlesem :P Ardından da "Aramızdaki Sarışın" diye bi filime dalınca sabah olmuş..

Farklı bi tatil yapmak istemiştim bu sene.. Ama geçen seneki tatilimin kopyası gibi.. Geçen yaz Hakan ve bana yaptıklarından dolayı telefonumu kapatıp kendimi tv ve nete hapsetmiştim.. Şimdi ise nedenini bilmediğim bi şekilde yine aynısını yapıyorum.. Sanırım alışkanlık.. Telefonumun çalmasına öyle gıcık oluyorum ki.. Nerdeyse anneme bile açmıcam.. Zaten telefonlara cevap vermiyorum.. Herkes çok meraklı.. Evi arıyorlar.. Babam yok dio.. Canım nedense yalnız kalmayı çoook istio..

Sanırım bu Eda'ya kızgınlığımdan dolayı oldu.. Seda'dan sonra güvendiğim ilk arkadaşım o olmuştu.. Ama bana kurduğu o cümle benim geçen yaza dönmeme sebep oldu.. Geçen yaz Seda Vakası.. bu yaz da Eda.. :/ Neyseki hatasını anladı.. Aramasını bekliyorum ama hala aramıyor.. Hattımı kapatıcam.. Onu bekliyorum.. Ama arayacağı yok gibi.. Ben yine de beklemedeyim bi süre daha..

Perşembe, Temmuz 05, 2007

Uyku… Hmm vazgeçilmez.. değilmiş !

“Koşan adam yürüyen adamı geçerdi.
Yürüyen adam da yerinde sayan adamı..
Yerinde sayan adam da geriye doğru yürüyen adamı geçer.
Geriye doğru yürüyen de geriye doğru koşanı..
O zaman en önd olmak için illa da koşmak gerekmiyordu”
Erdal Demirkıran

vay be dedim içimden bunu okuduğumda.. Sanırım biz hatayı burda, yani en başında yapıyoruz..


Aslında çok zor da değil.. Geriye doğru koşarken bilincine varırsan bi dinginleşirsin..


Geriye doğru düşüne düşüne yürümeye başlarsın.. “Neden geriye gidiyorum” diye..


Ve bir ampul çakar tepende.. Duruverirsin..


O zaman zaten bi çok insanı geçmiş olursun..


Aklına yatar bu fikir.. Yavaş yavaş yürümeye ve bi anda ipinden kopmuş gibi koşmaya başlarsın..


Herkesi geçmiş olduğunu görürsün arkana bakınca..


Sadece farketmek..


Sana binlerce teşekkürler Erdal Demirkıran..


Harika bi kitaptı..


“Sadece aptallar 8 saat uyur”


Kitabın sayfalarını çevirmekten kitabı kapatmaya fırsat bulamıyorsunuz..


Boş zamanlarımda okurum sıkılmamak için diye almıştım.. Ama o kadar sürükleyici ve güzeldiki o akışla diğer günleri unutup bi gecede bitirdim tüm kitabı..


Çokta iyi şeyler öğrendim.. ve uygulıcam..


Hipotalamusumu egemenliğim altına alıcam ;)

Damla In The Antalya part-2

Gece yastığımı alıp salona fırlattım.. kucağımı tıkınmalık şeylerle doldurdum.. sereserpe yattım koltuğa.. aldım elime zap aletini.. 2-3 dizi bikaç film izleyip saati sabah 8 yaptım.. çizgi film izlerken de uyuya kalmışım..
saat 11buçukta kulağıma gelen “zaliim oyuun bozaaan” sesiyle uyandım.. annem karşıma oturmuş.. yalın kasedini koymuş.. ne zaman gözünü açacak diye bakıyor.. o melodiyi duyar duymaz gözümü açınca kikirdemeye başladı.. “anneee” dedim gözümü açamadan.. “yalın damla kahvaltı hazır kalk diyo” “ama uykumm…” dememe kalmadı daisy suratıma atladı ve yattığım yerden fırlayıverdim.. hep böyle yapıo.. poposuna poposuna vurcam görücek :P
kahvaltıya komşular geldi.. ama ayakta duracak halim yoktu.. başım çok ağrıyodu ve sürekli yatacak yer arıyodum.. “telefonumu açıyım” bahanesiyle gidip 2 dk yatıyım dedim.. uyumuşum :)
gözümü açtığımda saat 4tü.. alışverişe gidecektim.. sanırım geç kaldım die düşünürken bi gazla hazırlanıp çıktım.. Direk sponge bob t-shirtüme kavuşmak üzre oops’a gittim.. görür görmez kucaklayıverdim onu :) ama ne yazıkki bedeni L idi.. haftaya gelecekmiş S.. haftaya bi daha kavuşma anı yaşanacak yani.. Bari arif’e kenny’i alıyım dedim.. tuhaftırki onunda S bedeni vardı :)
ben de gidip kitapçıdan “sadece aptallar sekiz saat uyur” adlı kitabı aldım.. bikaç sayfa okudum.. çok eğlenceli.. bu gece bitiririm sanırım..
ardından oops’a benzeyen başka bi mağazaya gidip şansımı denemek istedim.. ama çok oyalanmış olmalıyımki gittiğimde mağaza kapanmış.. kapısındaki “bayan eleman aranıyor” yazısı gözüme ilişti.. başvurmayı çok istiyorum.. çünkü öyle bi yerde çalışmak harika olur.. zaten oops’taki kızda benimle yaşıttı.. çokta tatlıydı.. saçlarına kaç saat harcamış acaba öyle elektriğe tutulmuş gibi yapmak için :P
ben de şansıma küsüp Laura’ya gittim.. tokacıdan bi ton toka aldım.. öyle kaptırmışımki kasaya gittiğimde satıcının “24 milyon” demesiyle ürperdim.. allahtan kredi kartı vardı.. yoksa rezil olcaktım :P
bir de annemle kendime plaj çantası aldım.. Burger kingden yemek alıp eve gittim.. günün ilk yemeği olacaktı.. ama yiemedim.. yarısında babama verdim :( iştahım çok kapandı.. meyve bile yemek istemiorum artık..
nerdeyse tüm antalyayı gezdim.. baya da yoruldum.. oh iyi oldu :)
yarın denize gidicez.. erken kalkmam lazımmış.. ama erken kalkmam mümkün olmadığından bu gecede uyumıcam sanırım..
sokakta öyle çok tanıdık gördümki.. şaştım.. sanki tüm tanıdıklarımla karşılaşmaya programlanmışım.. ama bugün tek başına kafa dinleme günüydü.. kimseyi istemedim.. zaten bikaç gündür yalnız kalmayı istiyorum.. mümkün olsa adaya kaçıcam :(