Cuma, Ağustos 29, 2008

Uyku ruleti


Ne hoş bir kız..



Ayağıma az önce kalem araken bir şey battı. ne olduğunu bilmiyorum. Ama gayet acı veriyor. Gözümü ayağımın en dibine kadar soktum, ama nafile; sesi var, görüntüsü yok!

Yarın göz doktoruna gidiyorum!

Hayko Cepkin oldum. Tek gözüm benden bağımsız çalışıyor. Sol gözümün çapını öğrenip, ona daha iyi davranmaya başlayacağım yarından tezi yok. 2 buçuk dereceye gelmiş yavru kuşum. Sağın maşallahı var, turp gibi. O yüzden tek gözüme lens yazdı doktor.. Lensimi ne renk alsam? Tek gözüm mavi olsa nasıl olur :P

Uykum yok, nette gezmek de istemiyorum. Yenilmez denilen tavla cambazı Eren'i yendim halbuki, gönül rahatlığıyla uyumalıyım aslında. Ama yok. Yorulmayana, tüm gün aval aval gezene uyku yok!

Karanlık fobim iyice artı. Az önce annemin çantasından kalem almaya giderken tişörtümden kokrtum :| tişörtümün salaş kolu sanki yanıma yaklaşmış gulyabaniye benziyordu! Bundan benden başka kim korkabilirki acaba? :/ İyice şizofrenik oldum, adım atamayacağım yakında..

Neyse ne demiştik.. Dersler başlıyor! Rusça'yı sökmeye başlayacağım inşallah önümüzdeki aylarda..

Hadi bana kolay gelsin, size de iyi geceler...

Orjinilitesi: http://img222.imageshack.us/img222/5286/mz302gm6.jpg

Perşembe, Ağustos 28, 2008

Saatler, ben ve daraltım..



Artık saatleri bir geri bir ileri oynatmayacakmışız Türkiye olarak.. Enerji tasarrufu yapmamız gerekiyormuş.. Kendimizi diğer dünya ülkelerinden soyutlayacakmışız.. Zaten gezegenle Türksat uydumuzdan başka bağımız yok, kendi kendimize bir ülke olduk işte ampulle çalışan..

Neyse siyaset sevmiyorum ben.. Topluma ve başımızdakilere uyma zorunluluğundan kaynaklanan bir soyutlamanın içine giriyoruz sadece.. Bunun bendeki etkileri..

Sallanan bir sandalyede gibiyim.. Hareket ediyorum, ama ilerleyemiyorum.. Boş bir yaz geçirdim. Bana hiç bir şey katmadı bu yaz.. Araştırma yetimi, gündemi takip etme özelliğimi zaten Afyon'da kaybetmiştim. Bu yazın da devam etti.. Kendime hiç bir şey kazandırmadan 3 ay geçirdim..

Dolayısıyla uyuşuk oldum.. Uykum var, uyuyacağım az sonra.. 1-2 gibi anca kalkarım zaten..

Neyse, ne demiştik.. Okullar açılıyor, buhran bunalım bitiyor..

Çarşamba, Ağustos 27, 2008

Pek keyfim yok..

çok keyifsizim.. bezdim.. sıkıldım.. yalnız kaldım..

Salı, Ağustos 26, 2008

Tatilden mi şekerim ?

Evet tatlım.. ecük kafa dinledim.. Fenalar mı ettim..

Kendime geldim, yüzdüm, yüzdüm, esmerleştim, yedim, içtim ve bir de yattım.. Kendimi azıma tükürülecek olan eğitim öğretim yılıma hazırlandımdımdım.. ya da öyle sanıyorum.. hala tatile ihtiyacım var galiba :/

O kadar dersin altından kim kalkacak?

Pazartesi, Ağustos 11, 2008

Günaydın :)

Uyandım diyemicem.. Çünkü henüz uyuma kısmına gelemedim.. Bi kaç gündür çok istememe rağmen bloguma da uğrayamıyordum.. Bebeklik arkadaşım geldi :) Sevgili ailesini ve onu ağırladık güzelce..

Onlar gidecekler diye de 3e kadar uyumadan bekledim.. Gece 3de yola çıktılar, yani 3 buçuk saat kadar önce..

Bebeklik arkadaşım o benim :) Çok komik değil mi? Bu ne demektir şöyle anlatayım;

  • Anneleriniz sizin altınızı beraber değiştirir..

  • Aynı odada uyursunuz, o uyanınca patlatır zırıltıyı, sizi de uyandırır, beraber ağlaşırsınız.

  • Büyürsünüz beraber parklarda oynayıp aynı akşam yemeğini yiyerek

  • Okula başlarsınız.. Belki ondan bir sene önce

  • Sizin aileniz çalışıyordur, onun ailesi bakar size..

  • Barbie bebek oynamak hiç bu kadar eğlenceli olmamıştır..

  • Resimlerde kafa kafaya vererek gülümsemek.. Immm :) vazgeçilmez


vb vb vb.. Ama biz Ankara'dan Antalya'ya geldik geleli görüşemiyoruz.. Değiliz eskisi gibi.. En son bir geçen sene Mersin'de gördüm onu, bir de Nisan ayındaki nişanda.. Şimdi gelip 4 gün kadar kalması ne iyi oldu..

---

Blogumdaki eski yazıları okumak beni öyle mutlu ve huzurlu etti ki.. Geçen sene istediğim her şeyi gerçekleştirmişim ben bu sene.. Şimdi yine gayelerim, amaçlarım var.. eminim onlar da seneye hallolmuş olacak ve ben gelecek sene yine yeni, belki de daha zor sorunlarımla karşınızda olucam..

Hayat sanıldığı kadar zor değil mi ne? Yoksa ben mi şanslıyım..

Yaşamayı Seviyorum :)

Pazartesi, Ağustos 04, 2008

Ne yapsam, Ne yapsam, Bir hamak alıp sallansam?




SABAH



2 orta dilim ekmek, 2 kibrit kutusu kadar beyaz veya kaşar peynir, 4-5 adet zeytin, 2 yemek kaşığı kadar pekmez veya reçel, domates, salatalık, biber.

ARA



1 su bardağı süt (2 yemek kaşığı pekmez ile), 5 adet tuzlu bisküvi, 1 adet meyve.

ÖĞLE



1 kase domates çorbası (kaşarlı), 1 porsiyon etli sebze yemeği, 1 porsiyon pilav veya makarna, 2 orta dilim ekmek, 1 kase yoğurt, 1 adet meyve.

ARA



1 porsiyon fıstıklı tel kadayıf.

AKŞAM



1 kase çorba, 1 porsiyon kurubaklagil yemeği, 1 porsiyon pilav veya makarna, 100 gram ızgara et, ton balıklı salata, 2 orta dilim ekmek, meyve.

GECE



1 su bardağı süt (2 yemek kaşığı pekmezle), 4-5 adet bisküvi, meyve.

Artık iştahım ve bünyem benim taktiklerimi kabul etmeyince internete giriştim. 3ayda verdiğim 5 kiloyu geri istiyorum! Hem de 1 ay içinde çabuk çabuk!

Dün İstanbul'dan gelen ve 3 ay sonra beni ilk kez gören halam halimi görünce şaşırdı. "Yüzün küçücük kalmış!" dedi. Bu sabahta ben uyurken kapıdan babama aldığı salam, sosis, kuzu bonfile, şişlik eti felan vermiş ben yiyeyim de kilo alayım diye. O zaman anladım durumun mahiyetini.. Gerçekten de aynaya baktığımda eski tadı almıyorum, üstüme giydiğimi yakıştıramıyorum ve pantolonlarımı kıçım tutmuyor.

Acil durum paketini an itibariyle açıyorum! Savulun kaşarlı pideler, üç buçuk atın sucuklar! yemeklerin dostu 47 kilonun düşmanı yiyip yiyip gaz yapacak damlaaa geliyooor :D [gazman repliği]

Cumartesi, Ağustos 02, 2008

Oh Beeee randarindan randarindan daaaan !



Avea bayisine girip boyumdan büyük telefonumu verip yerine avucumun içi kadar telefon alıp çıkmış kadar mutlu oldum üzerimde bu yük kalkınca.. O reklamdaki yamucuk yumucuk tipler gibi güleç oldu yüzüm, güller açtı! Silmekten kızaran gripli burnuma rağmen başardımm :)

Dün sabah uyandığımda hafif bir boğaz ağrısı hissediyordum, gün içinde arttı arttı ve sonunda burnuma kadar vurdu.. Yaz gribi dedikleri amansız hastalığa kapılmıştım.. Antalya'da grip olmak insana "verem olmuşum" hissini veriyor..

Evdeydim nasıl olsa.. Beklerdim grip geçerdi.. Öyle olmadı ama.. Çünkü bugün sabahın 7buçuğunda kalkıp direksiyon sınavımı vermem gerekiyordu! Beni yatalak yapan gribe direndim ve kalkıp gittim!

Ta dünyanın ucuna kadar gittik.. Ardından bizi koyun sürüsü gibi bir servise bindirdiler.. Önce kurs arabası arkada bir dolmuş dolusu kursiyer.. Şoför mahallindeki adam "Evet var mı ilk ben süreceğim diyen baba yiğit" diye efelenince hiç hissetmediğim adrenalin seviyesi tepeye vurdu! Babaydım, yiğittim bu konuda! Bendim o! Amma velakin ben bunları düşünesiye kadar yanımdaki kursiyer benden hızlı davranıp "Ben!" diyerek atıldı.. Geçti direksiyona.. Biz bir dolu insan kafaları ön cama yapıştırıp merakla izlemeye başladık.. Çocuk arabayı çalıştıramadı :| 3-4 kere istop ettirdi ve çaresizce servise geri döndü.. geldiğinde bembeyaz olmuştu, eli kolu titriyordu! Daha çok panik oldum :S Aman tanrım! Bu baba yiğite bunlar olduysa istifa ediyorum diyerek pıstım yerime..

Adam "Sıradakiiii..." diye seslenince yokmuşum gibi davrandım. Bi kadın "Ben gideyim madem" diyerek kalktı.. Bindi.. Çalıştırdı.. Gidiyordu.. Ama sanki bir 70lik içmiş gibi :) Arabayı bir sağa bir sola çevire çevire yolda salsa yapıyordu :) Bu durumu görünce bana bir gaz geldiki sormayın! Bu insanlar bir şey bilmiyor yahu diyerek kendimden emin şekilde gelecek sıradaki ben oldum.. :)

Kendinden emin şekilde bindim.. Trafik memurlarına bir selam verip, bir bakış atıp heyecanlı olmadığımı göstermeye çalıştım.. :) Tabi külahıma anlatasım vardı bunu ya neyse.. Heyecandan puan kırıyorlar diye gayet kenan doğulu havasıyla arabayı ben yarattım dercesine oturdum yerime..

Aynalarımı düzelttim. Ardından koltuğumu.. "Buyrun başlayalım" dedi trafik memuru.. Çalıştırdım.. Sinyalimi verdim, trafiğin azalmasını bekledim yola çıkmak için ve geçen kamyonun ardından kendimi yola attım. Birden kafamda şimşekler çaktı! -5 puan! Emniyet kemerini takmayı unutmuşum onu farkettim :s

Neyse parkuru 95le bitiririz ne olacak edasıyla devam ettim.. Ta ki önümde gerizekalı kamyon LANK diye önümde duruverene kadar! Ne yapacağımı şaşırdım birden. Basıverdim ben de frene. Sollasam yol kalabalık sollanmaz, durmak zorunda kaldım.. Burdan puan kırılmış olacak, biraz ani durdum çünkü..

Neyse kamyonu solladım. Hocanın uyarısıyla irkildim birden! Trafik memurlarına hitaben beni kurtarmak istercesine yoldaki kavisi göstererek "Bakın kavise, hiç yola olduğu belli olmuyor" dedi. Amacı bana göstermekti.. Ben de katıldım, "Evet, neden boyamamışlar bunu böyle, çok büyük tehlike" diye katıldığımı gösterdim.. Ben kavisi geçerken trafik memurları da "Evet evet doğru" diyerek bir oh dedirtti bana..

Şanssızlığım burda bitmedi.. Yolun yarısını kırmışlar.. Geçmek problem yol kalabalık, trafik fobim var.. Orda biraz zorlandım.. Sonra durmamı istediler.. Kuş gibi süzüle süzüle durdum, duruşum iyiydi.. yani bence :) Teşekkür edip gönderdiler..

İçime oturdu. Şanssızlığıma yolda olabilecek tüm engeller vardı önümde.. Kesin kaldım diye mızmızlanmaya başladım. Kemeri takmayı unuttuğum ayrı bir yürek acısı zaten.. Benden sonrakiler sadece gaza bastılar.. Problemsiz! Allah'ım neydi benim gühanım diye zırlaya zırlaya eve gittim.

Vurdum kafayı yattım! Sonuçlar 16-17 civarı açıklanacaktı.. Saat 16da uyanıp koştur koştur kursu aradım..

"Sayın damla hanım, tebrikler 88 alarak sınavı geçtiniz!" diyince yumuşak sesli bir bayan havalara uçuştum kelebek misali :D

"Oh beeeeee" dedim. Bitti sonunda iki aylık stres. Yollar bekleyin beni! Tarfik canavarınız geliyooooor :D

Artık yürümeye paydos!