Cumartesi, Kasım 07, 2009

Ge, gece

Önce karanlık vardı. Sonra aydınlık. Önce gece vardı, sonra gün. Önce kaos vardı, sonra Güneş dizgesi. Ve geçmiş, işte bu yüzden gecedir. Gece de geçmişe giden yolun manzarasıdır. Belki de en güzel gece sözcüğü Türkçeye aittir.

Bir sözle pek çok yolculuğa çıkartır. Geçmiş ve gece aynı sözde buluşur. Geçmek sözcüğü gece sözcüğünü de bize verir, geçmiş sözcüğünü de. Aslında eski, eski Türkçede gecenin karşılığı için bir sözcük daha vardı. Ama bu sözü artık kullanmaz olduk, dünde kaldı. Bu sözcük, tün sözcüğüydü. Artık yalnızca dün diyoruz, dün için; gece için tün demiyoruz. Kim bilir neden? Ama tünaydın diyoruz, bu da kim bilir neden? Her gece bize geçmişimizi verir. Geçmiş, geçmez. Geçmiş gecede birikir. Gece, geçmiş geri gelir. Evet geri. Ya da keri. Bu sözcük, yani kökü ke veya ge olan sözcük de arka anlamına gelirdi. Eski, eski Türkçede, kimse çok kesin söyleyemez ki, gece veya keçe ile geri belki de aynı anlam pınarından içiyordu.

(Yazık ki, geçmiş sözlerin kaynaklarını öğreneceğimiz tek kaynak da yalnızca İngiliz dilinde ve bir İngiliz tarafından yayımlanmış kitaptır. Bu kitap da ancak kimi önemli kütüphanelerde bulunmaktadır. Bu da Sir Gerard Clauson’un kitabıdır. Türkçe olarak ya da olduğu gibi İngilizce olarak, bu ülkede yayımlanmayı beklemektedir. Kitabın adı da şudur: An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish)
Özcan Yüksek / Atlas Temmuz 2008, sayı 184

1 yorum:

  1. Gece günün özetidir. Geçmişe dönüş, geleceğe bakıştır. Gece yarının ön sözüdür. Gece verimliliktir. Gece sessizliktir. Gece adım atmadan önce beklemektir, kurgulamaktır, hayal etmektir.

    Tabii bana göre bu böyle.

    YanıtlaSil