Salı, Kasım 24, 2009

24 Kasım 1989-2009 / Gece Vardiyası

www.cadiloz.com

23 Kasım 2009 - 23.59

Berkayy @ telefon

-efendiim

+ hazır mısın damla?

- eveeett

+ dünyanın en iyi kızının doğum gününe son bir dakikaaaa

- hehehe :) ben miyim dünyanın en iyi kızı? hiç bir şeyi beceremeyen yeteneksiz nasıl en iyi olabiliyor ki :))
+ karıştırma şimdi orasını.. hazır mısın sen?

- evet giydim tuvaletimi, yaptım makyajımı, oturuyorum salonda :D

+ peki o zam
an harika, son 10 saniye. 10, 9, 8, 7...
- Berkay bana havaiifişek mi patlatacak camımın önünde :D
+ 3, 2, 1, sıfıııııırrr, şak şak şak şak :D

-haha :D

+ heepiiiy börtdeyy tu yuuuu, heeppiyy börtdeeey tu yuuu, heppiiy börtdeeey sanaaa

- ehehe :))

+ şimdi de ingilizce bilmeyenler için çeviriyoruum. doğum günün kutlu olsun damlaaa, doğum günün kutlu olsun damlaaaa

- berkay sus, domates getirin banaa!!
+ ne domatesi
- kafana atmam lazım :D
+ vay be. aldığımız karşılığa bak
- üf ama çok kötüsün :D ....
Beni çoook mutlu eden canım arkadaşım Berkay.. Çok teşekkürler sana..

00.04 Tolgay @ sms
"Dilerim yeni yaşında mutlulukların en güzelini yaşar, başarı merdivenlerini rahatlıkla tırmanırsın ve dilerim o tatlı yüzün hep güler, neşeni hiç yitirmezsin ;) Sevgi dolu dileklemle doğum günün kutlu olsun metropolcadısı.. Nice neşe dolu yaşlara adi cadı!

Aklıma afyonda seçil sen ben h
ep birlikte bize giderken doğum gününü kutlamak için alınan o ufak damla sakızlı pastanı yere düşürüp üstüne bir de yanlışlıkla tekme attığın geliyor :D neysem kendine iyi bak."
:)))) ahh.. mazi mazi..

00.05 Anıl @ facebook
"Kalbin hangi güzel şey için çarpıyorsa her doğan güneş seni ona getirsin..Şimdi elini o kalbine koy ve gözlerini kapat..ruhumu sana gönderiyorum..Birazdan öpüleceksin..iyiki doğduuuun damlaaaammm şak şak şak şak pişşuuuu pişşşuuu ehu:D"
4 senede bir kez unutmadın ki sen doğum günümü Anılım.. çok teşekkür ederim, hatırladığın için değil, hiç unutmadığın için :)


00.06 Mert ^^ @ facebook
"kim doğmuşş damla doğmus :))
güzeller güzeli damla :))
damlacım yenı yasında tum guzellıkler senınle olsun..
iyiki iyiki dogmussun ..Nice Güzel Yaşlara Güzel Arkadasım benimm :))"
Palyaçom benim :)) Nasıl da hatırlarmış guduuuu :) çok teşekkür ederimm mucuukk!

00.14 Berkay @ sms
"Yeni yaş.. Adı üstünde yeni. Yeni şeyler göreceğin yeni yaşın kutlu olsun o zaman.. 20 bir daha göremeyeceğin en önemli yaş, unutma :)"
Bu denli yanımda oluşun içimi nasıl da ısıttı..


00:16 Ozaaan @ telefon
-efendiim
+ alo damla hanım

- buyrun kimi
nle görüşüyorum?
... kısa bir boşluk
- ozaaan :D tanıdım sensinn, yemedi di mii işletemedin :D
+ yemedi valla :D hani yazarlar böyle günlerde iyiki doğdun, nice yıllara felan öyle basit basit.. neyse işte. iyi ki doğdun :D

- haha :D teşekkür ederim :))
+ yazmak ister
dim ama Eyüp sağolsun internetimizi kesmişler.
- olsun böyle daha iyi bak sesini duyuyorum, daha coşkulu oluyor
+ evet evet, teknolojinin nimetlerinden faydalanmamak lazım bazen

- e madem öyle telefonda teknoloji. gelin lan kapımın önüne :D
+ ben telgraf atıcam
- mektup da olur :D
+ yarın berkayla gönderiyorum ileteceklerimi

- ileteceklerini?
+ ya işte verilir ya do
ğum gününde böyle ufak tefek şeyler..
- sen bana hediye mi aldııın
+ kimlere aldık. sana almasam ayıp olurdu
- ah çok teşekkür ederim :)
+ gönül isterdi ki sana sony fotoğraf makinası alayım ama..
- bu hafta da loto çıkmadı değil mi :))
+ evet ya çıkmadı..
- hem sony'i napıcam, canon al canon

+ olur mu ya sony insan gözüne en yakın :D

- aa öyle mi tamam o da olur.. söz ver bak loto çıkınca alıcan :D
+ söz alıcam

- ben de seni paralarınla kucaklaşırken fotoğraflıcam
+ allah sana sonynin ile öyle fotoğraflar çektirmeyi nasip etsin..

- amin :D
....
Nasıl şaşırttın beni Ozan :) Çok çok teşekkür ederim!!..


00:20 Varol @ msn
"Bugün o küçük Damla'nın doğduğu gün, yani dünyaya bir meleğin indirildiği gün... Bakmayın adı
nın Damla olduğuna o bir nehir kadar coşkulu, okyanus kadar geniş kalbiyle insanlara mutluluk saçan biri. O dünyanın en harika insanı. Elinin değdiği her yerde kelebekler uçuşuyor sanki...
O o o benim için çok ayrı bir yerde, en değerli yerde. O aslında her yerde...
Doğum günün kutlu olsun kalbi kadar yüzü güzel kız. Herşey gönlünce olsun...

İyi geceler :)"

İyi ki varsın Varoluşum.. Çok sevdiğim.. Mucizem.. Tüm doğum günü dileklerimin yarısı benim olsun, yarısı senin..

00.33 Erdal @ facebook

"mutlu seneler damlacım..gönlünce bi hayat geçirmeni dilerim..=)ii ki varsın.♥ "
İyi ki seninle varım yeşiL'im..


00.43 Erhan @ Facebook
"Damlaaaaaaaaammmmmmmmmmmm :) her ne kadar ellerim yansada ben sana hep pasta getiricem :) yüzündeki o gülücükler hic gitmesin sakın..Dogum günün kutlu olsun, seni cok seviyorum damlusum ;) С днем рождения!"
я тебя люблю в моей жизни ^^

00.48 Erdem @ Facebook
"veee Doğum Günün kutlu olsun Damllaa !!!! Nice güzel yılların senin olması dileğiyle... :)"
Tüm iyi dileklerinin iki katının seni bulması dileğiyle.. :)

01.00 Esra'm @ facebook
"kuzuuuuum doğm günün kutlu olsun..kşke yanmzda olsaydın ve pastanın mumlarını birlikte söndürebilseydik..evet belki yannda diilim ama bi telefon kadar uzağındaym sadece ve kalbim hep sennle minik farem:)bu güzel günü sennle birlikte kutluorum ii ki doğdun ii ki varsın seni çoo...oook seviorum:)))"
esraa'm.. hissettim, sıcacık bir dilim ayırdım sana kalbimden.. gel birlikte mum dikip üfleyelimm..

01.18 toktor mehmet @ Facebook
"öğretmenler günün kutlu olsun.

1859 - Darwin'in "Türlerin Kökeni" çalışması yayımlandı.
1870 - Türkiye'nin ilk mizah gazetesi Diyojen yayımlandı.
1925 - Erzurum'da da şapka inkılabına karşı gösteriler yapıldı. Tutuklananlardan 13'ü idama mahkûm oldu ve Erzurum'da 1 ay sıkıyönetim ilan edildi.
1927 - Ankara'da, Heinrinck Krippel tarafından yapılan Zafer Abidesi açıldı.
1928 - Türkiye Büyük Millet Meclisi, Atatürk'e Millet Mektepleri Başöğretmenliği unvanını verdi.
1934 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Meclisten çıkan kanunla Atatürk soyadını aldı.
1939 - Gestapo, Çekoslovakya'da 120 öğrenciyi öldürdü.
1941 - II. Dünya Savaşı ortamında; pasta ve unlu yiyeceklerin yapımı yasaklandı.
1961 - BM, nükleer silah yasağını ABD'nin protestosuna karşın kabul etti.
1963 - ABD Başkanı John Kennedy'nin katil zanlısı Lee Harvey Oswald, Jack Ruby tarafından öldürüldü.
1976 - Van ve çevresinde; Çaldıran-Muradiye'de etkili olan 7,2 büyüklüğündeki depremde 3 bin 840 kişi öldü.
1977 - Yunanistan, Büyük İskender'in babası Kral II. Philip'in mezarının bulunduğunu açıkladı.
1981 - Türkiye'de, Atatürk'ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılında, 24 Kasım'ın her yıl Öğretmenler Günü olarak kutlanması kararlaştırıldı.
1983 - İsrail, Trablusşam'da tutuklu 6 İsrail askerine karşılık 4800 Filistinliyi serbest bıraktı.
1988 - Sürgünde Bağımsız Filistin Devleti kuruldu.
1989 - Hakkari'nin Yüksekova İlçesi'nin İkiyaka Köyü'nde, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 28 vatandaş, teröristlerce öldürüldü.
1990 - Kadınlar, Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in "Flört fuhuştur", "feminizm sapıklıktır" sözlerini düdük çalarak protesto etti. İstanbul Galatasaray'daki eylemde, polis 5 kadını dövdü, 11 kadın gözaltına alındı.
1994 - Galatasaray Barselona'yı 2-1 yendi; kutlamalarda 3 kişi öldü.
1994 - Efsanevi MacGyver adlı televizyon dizsinin "Trail to Doomsday" ismindeki filmi Türkiye'de gösterime girdi.
1996 - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a Budapeşte'de Hilton Oteli lobisinde yumruklu saldırıda bulunuldu.
2005 - Picasso İstanbul'da sergisi Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nde açıldı.

bana surda hayırlı bi şey göstersene bi ya =D "
Hemmen! 1989 Damla dünyaya gözlerini açtı, yazmayı unutmuşlar nihahoho :D

Pazartesi, Kasım 23, 2009

Buz rengi ay ışığında
Kıvrılıp giden yollar
Sana mı uzanır, uzanır canım
Yokluğuna mı yoksa

Yüreğimin o güneşsiz
O karanlık köşesinde
Yeşeren umut filizine
Gözüm gibi bakacağım
İnan, inan, inan deli balım

Bir yaban elde sen, bir yaban elde ben
Düşte olsa razıyım sessizce çıkıp gelsen
Günlerce gözlerinde erisem konuşmadan
Yansam ateşlerinde tenine dokunmadan
İnan, inan, inan deli balım

Çok uzak bir aleve
Uçan bir kelebek gibi
Bilmem sana mı uçarım canım
Yangınına mı yoksa


Gün gelecek deli balım
Bunca hasretten sonra
Bir masalın sonu gibi
Kollarında olacağım
İnan, inan, inan deli balım



Taşırım ben hasretin yükünü
Acılarım koynumda sır gibi
Açarım baharda çiçek gibi
Dolarım içine gün gibi

Yeterki sen üzülme kendine dert etme
Varsın uzasın yollar sen aşkımdan vaz geçme
Yeterki sen üzülme kendine dert etme
Seni bir ömür beklerim sen aşkımdan vaz geçme

Karışır hüzünlenirim sen aldırma
Susar dinlerim yanarım ben aşkınla
Karışır hüzünlenirim sen aldırma

İçimde taşırım sesini hala


Neye Alıştıysan Onu Seversin.



Bir şarkıyı kimden dinlemeye alıştıysan hep ondan dinlemek istersin.
Hangi koltukta oturmaya alıştıysan, hep o koltuğa gider ayakların odaya girdiğinde.
Masanın neresinde oturacağın bellidir önceden..
Otobüste ayakta giderken nereye, nasıl tutunacağın..
Kapıdan hangi adımla çıkacağın..
Ekmeği bölüşün ya da kesiş şeklin, hepsi bellidir..
Alışmışsındır..
Ayakkabını bağlama şeklin,
Bardağı tutuş şeklin,
Hapşurma şeklin,
Daha nicesi..
Hep bellidir.
Alışmışsındır.

Ve alışmışsındır..

Nefesine,

Dokunuşuna,

Öpüşüne,

Gülüşüne,

Kokusuna,

Uykusuna,

Sarılışına,

Sıcağına,

Soğuğuna,

Varlığına..

Yokluğuna..

Neye alıştıysan onu seversin.

Çarşamba, Kasım 18, 2009

Bendeki 'en' derin izler

Kitapın son yaprağını okumak..

Heyecanlanır insan, daha hızlı okumaya yeltenir, ama bir yandan da son demlerinin tadını çıkartmak ister, bitsin/bitmesin çelişkisinde kalır..

"Aşk".. Öyle bir kitaptı ki; hani derler ya 'gözlerinizden yaşlar akarak bitireceksiniz' diye.. Bu öyle bir kitaptı ki, bitişiyle değildi verdiği hüzün.. Bitişinin ardından ilk sayfadan ta 415. sayfaya kadar gözlerinizin önünden akan şerideydi gözyaşlarınız..

Bana mevleviyatı tanıtan, bu yolda gönül gözümü açmama başlangıç olan, yeni nesil Türkçe ile eskiyi harmanlayarak böyle güzel bir anlatım yaratan ve koca bir yüreğe sahip olduğunu düşündüğüm Elif Şafak'a sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.. Evinde oturup elinde kahvesi, laptobundan bunları yazarken kaç kişinin hayatına milyonlarca renk getireceğinin farkında mıydı acaba? Kitlelere ulaşan bu kitap benim gibi bir sürü kişinin dönüm noktası olmuştur.. Gezmeden ilmini aktaran bir derviş Elif Şafak..

Bir kitap biter, devamı olmadığını bilirsiniz.. İçinizde kalır hani.. İşte içime oturan bir hikaye.. Devamı yok.. Hem olsun, hem olmasın.. Böyle tatlı kalsın kafamda.. Bir yandan devam etsin, Mevlana'nın ve Şems'in büyüleyici hikayesi asırlarca daha devam etsin..

Ve ben yaptığım büyük başlangıcımla 'sonsuz' ilimde 'toplu iğnenin başı' kadar ilerlediğimi düşünüyorum. Ne kadar tezat değil mi? Bilgi.. Çok bildiğinizi zannetmeyin, bilgi denizi alabildiğine geniş, ne kadarına sahip olsanız da denizin her köşesini keşfetmeye ömrünüz ve gücünüz yetmez.

Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır, merkezinde.. Hem de bir günden bir güne hiçbir şey ayrı olmaz.
Ölen her Sufi için bir Sufi daha doğar.

Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, zarar vermek istiyorsa, tanrı da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer.
O'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan!

Kusursuzdur ya Allah, O'nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan'dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.

Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.

Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir.Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa,hayırlı laf yankılanır.Şer çıkarsa, sana geridin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse, dünya değişir.


Şimdi bitmiş kitabıma sarılıp uyuma vakti..




Konya.. Dolup taşıp sana geliyorum..

Pazartesi, Kasım 09, 2009

Kobe'min Doğum Günü..



Bir pasta dolusu mum daha üfle hayata! İyi ki doğdun, benim canım arkadaşım..

Cumartesi, Kasım 07, 2009

Ge, gece

Önce karanlık vardı. Sonra aydınlık. Önce gece vardı, sonra gün. Önce kaos vardı, sonra Güneş dizgesi. Ve geçmiş, işte bu yüzden gecedir. Gece de geçmişe giden yolun manzarasıdır. Belki de en güzel gece sözcüğü Türkçeye aittir.

Bir sözle pek çok yolculuğa çıkartır. Geçmiş ve gece aynı sözde buluşur. Geçmek sözcüğü gece sözcüğünü de bize verir, geçmiş sözcüğünü de. Aslında eski, eski Türkçede gecenin karşılığı için bir sözcük daha vardı. Ama bu sözü artık kullanmaz olduk, dünde kaldı. Bu sözcük, tün sözcüğüydü. Artık yalnızca dün diyoruz, dün için; gece için tün demiyoruz. Kim bilir neden? Ama tünaydın diyoruz, bu da kim bilir neden? Her gece bize geçmişimizi verir. Geçmiş, geçmez. Geçmiş gecede birikir. Gece, geçmiş geri gelir. Evet geri. Ya da keri. Bu sözcük, yani kökü ke veya ge olan sözcük de arka anlamına gelirdi. Eski, eski Türkçede, kimse çok kesin söyleyemez ki, gece veya keçe ile geri belki de aynı anlam pınarından içiyordu.

(Yazık ki, geçmiş sözlerin kaynaklarını öğreneceğimiz tek kaynak da yalnızca İngiliz dilinde ve bir İngiliz tarafından yayımlanmış kitaptır. Bu kitap da ancak kimi önemli kütüphanelerde bulunmaktadır. Bu da Sir Gerard Clauson’un kitabıdır. Türkçe olarak ya da olduğu gibi İngilizce olarak, bu ülkede yayımlanmayı beklemektedir. Kitabın adı da şudur: An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish)
Özcan Yüksek / Atlas Temmuz 2008, sayı 184

Perşembe, Kasım 05, 2009

"Ya kör olsaydık?"


Yiğit:

bu fotoğrafı görünce birden aklıma geldi..
küçük bir anımı paylaşmak isterim izninle___
2 sene önce falan (1 eylül 2007) çok fena ölümcül bir kaza geçirmiştim.... 12 günlük çok yoğun bir bakımdan çıktıktan sonra hastanede yatıyorum bi odada. (bunları da daha sonraları babaannem falan anlatıyo bana)
hiç konuşmuyorum. bana seslendiklerinde sesi duyup bakıyomuşum ama sesin geldiği yere doğru değilde başka bi yerlere doğru.. babam o zaman babaanneme "anne bee gözleri de mi görmüyo acaba" falan demiş. sonraki iki-iki buçuk ay nasıl geçti bilmiyor, hatırlamıyorum.. babaannem bunu bana anlatmıştı daha önce.. neyse.. bir akşam laplap kucağımda PS ile uğraşıyorum "babaanne bee hani ölmedim, sakat kalmadım.. bunlara seviniyorum bi yana da hani gözleri de mi görmüyo acaba falan demiş ya babam sana. gözlerim görüyo ya en çokta ona seviniyorum" dedim. "neden en çok sakat kalmadığına falan değilde ona seviniyon" dedi. "kızları göremezdim o zaman" :D:D diye makarasına vurmuştum konuşmayı o zaman... Gözlerin kıymeti iyi bilinmeli... Gerçi her şeyin kıymeti iyi bilinmeli...

aklıma geldi ve paylaşmak istedim__zamanını çaldım özür dilerim..

Saygılar___ Hörmetler______


#######################################

Damla:

Estağfurullah.. Ne zaman çalması..


Benimle paylaşmak istediğin için teşekkür etmem gerekir asıl..

Gözleri kapananın gönülleri açılır derler.. Ama mühim olan kör olmadan da bunu hissedebilmek.. Kapat gözlerini 1 dakikalığına.. Ne kadar dayanabilirsin ki? Kapatsan bile tek yaptığın boş boş oturup o bir dakikanın bitmesini beklemek olur..

Düşün bir.. Umurunda mı gündüzün uzaması, gece zifiri değil mi hep ona? Aynası var mı evinde? Ne yapıyor o aynayla, dokunup camın soğukluğunu mu hissediyor? Görebiliyor mu yeşili, maviyi, doğayı? Uçan kuş ona huzur verebiliyor mu?

Ne kadar kötüyüz.. Kafamızın içi ne kadar örümcek bağlamış.. Kör bir adam geçer sokaktan, elinde sopası.. Gözleri katarakt gibi, korkunç bir hal almış, biraz da şaşı, aldığını sanmış o kötü -artık neye göre kötüyse- manzarayı kapatmak için her zaman taşıdığı perdeleri olan gözlüklerini.. ve sen ona bir sarra hastası, bulaşıcı bir virüs gibi bakıyorsun.. Acımaktan çok iğreniyorsun.. Muhakkak o dolmuşun kapısını bulmaya çalışırken bir el yardım uzatıyor ama, bir el yardım ederken 10 el sadece uzaktan seyrediyor..

İnsan toplumsal bir varlık.. O yüzden toplumdan soyutlanmak kör olmaktan daha menem bir şey. Yoksa bir kör de kör olarak mutlu olabilir.. Gözleri görmez, gönlü görür, eli görür, teni görür, görür de görür..

İçimizdeki şu lanet hissi atmamız dileğiyle, biz insanız, güya en akıllı, sağduyulu varlığız.. Güya..
Bıktım bu boş toplumun boş boş bakışlarından..

İçimi döküş yazım gibi oldu, lütfen üstüne alınma.. Ama doğru üzerinde eğriliğe gittikçe insanlık ben daha çok döküleceğim.. Belki havaya, ama belki de ulaşacak bir tek kişiye..

O resmin anlamını kavradığın için de çok teşekkürler..