Perşembe, Eylül 24, 2009

Kısacık bi tatil molası

Ufacık, tefecik, içi dolu turşucuk bi tatile çıkıyorum. Yüzücem bol bol, kaldıysa azıcık güneş biraz da bronzlaşırım belki di mi :)





Annem

Annem için facebook'da bir albüm oluşturdum.. Onun üniversite resimlerini derledim. Ardından benimle olan fotoğraflarını ekledim.
Çok duygulandım.. Anlatamam bunu..
Ağlaya ağlaya albüm oluşturmamıştım hiç :)
İyi ki varsın annecim, hep ol..

yenilendik, temalandık

sanırım da bişeye benzedik.
aradım, taradım, sordum, soruşturdum, gözaltına çektim, dayak attım, bayıltıp üzerine bi kamyon limonata içirip kendine getirrttim*

(*ehliyet sınavındaki apsürt sorulara çağrışım yaptım.
Bölüm:İlkyardım/Soru 12: Güneş çarpmasından bayılan vatandaşa nasıl bir ilkyardım yöntemi uygulanması gerekir?
A- Üstünü sıkıca örterim, battaniye, yorgan, pike... yetmedi üstüne otururum.
B- Kafasından aşağı bir varil suyu boşaltır, sonra varili kafasına geçirir, ardından bir yokuştan aşağı doğru savurup yoldan geçen tırla bütünleşmesini beklerim.
C- Buzdolabına koyar, yarım saat bekletir, daha sonra çıkartıp oda sıcaklığında servis ederim.
D- Üflerim, üflemeden önce bol sarımsaklı ve sirkeli işkembe çorbasını son damlasına kadar tüketirim.
E- Su ve tuz kaybının giderilmesi için hastaya meyve suyu ve tuzlu ayran içiririm.
Yani biraz abartmış olabilirim, ama şıklar bunlara yakın değil miydi a yoldaşlar?
Sınav anında böyle apsürt bir soruyla karşılaşınca insan ister istemez tedirgin oluyor, "kafa mı buluyorlar, şifreli soru mu, yoksa gayet bu sınav embesil düzeyinde mi hazırlanmış?" diye.
Dipnot: E şıkkı tamamen doğru olup, eski sınavlardan birinden araklanmıştır.)

neyse.
Umarım temam birilerinin dikkatini çeker de, gidip sayfanın altına inip çalmanın yollarını ararlar ve de bu kadar arayıp bulmam dolayısıyla da bi teşekkür ederler inşallah. Amiiiinnnn.

Pazartesi, Eylül 21, 2009

Kıçımdan bir demet sevgi akıtıyorum;

benden başka derdi olmayanlara burdan kucak dolusu kıçımdan gülücükler gönderiyorum.
auahuahauh
:D

Pazar, Eylül 20, 2009

kötü arkadaş, kaka arkadaş.

Arif bana kızdı :/

Azarladı.
Darıldı.

Haklı.
Ama ama ama ben.. unuttum..
Wordpress'de takip diye lanet bi eklentim olmadığı için blog yazdığını unuttum :/
Dolayısıyla takip etmedim.. Ve haklı olarak kızdı..

Akkoşum.. Özür dilerim.. Haklısın sen :(

Takipdeyimm

Cumartesi, Eylül 19, 2009

Lanetli Gözler

ev lazım, iş lazım.

ev ve iş bulmak ne zormuş.
evet. yeni anladım.

5 gün girmemek, 6. gün girip 10 tane post göndermek.

Huyum kurusun.

Hayatıma biraz renk katmaya ihtiyacım var. Belki de yalnız olduğum bu şehirde konuşacak renkli bir karaktere.



Bir papağan almak istiyorum.

çok değişik bir dünyaya adım papağan sahibi olmak. Araştırdım da, kendime resmen koca alıyorum gibi hissettim(!) sürekli ilgi, alaka ve sevgi bekleyen tüylü bir kocam olacak. Tüylerini bana süpürge, yastık, toz bezi, burun gıdıklayıcısı, belki de yelpaze edecek. Sohbetin belini kırıcaz akşama kadar. Kafayı yicez, delirip saçımızı başımızı yolucaz. Balkona çıkıp iki hava alıcaz, bir de hulohup çevirip iki göbek atıcaz. Sonra otantik meyveler yicez, kivi yiyip dişlerimizi kamaştırıcaz. Safariye çıkarız belki ilerde. Onun doğup büyüdüğü ormanlığa gideriz. Oradaki akrabalarını ziyaret ederiz. Anasının, babasının elini öper, hayır duası alırız. Sonra aslanların saldırısından kurtarır beni. Kim bilir.. Belki ceylan avlarız. Ardından belki Paris'e gideriz. Eyfel'de akşam yemeği yeriz. Sonra köye döneriz. Köyümüzün yağmurlarında ıslanır, çeşme başında biraz soluklanırız. Son model kırmızı arabamıza atlayıp eve döneriz. balkona.. farkederiz ki... ya da farkederim ki. hepsi hayal. ben yine yalnız.

Sütlü tatlı yemekten sütlaç kıvamına gelmişse kafan..

Eski bir şarkının nakaratındayken sözleri dinlemeden sadece melodiye kaptırdığında kendini farkedersin sözden çok önemli müzik. şöyle tutsam mikrofonu kökünden, "la" notasını basarken titreyen sesimle söylesem tüm çalan şarkıları. Bir de imaj. ne bileyim işte, rastalı saçlar, boyunda anlamlı bir dövme, üstünde asortik ve gerçek dışı bir elbise. Belki bir topuklu ayakkabı. Kızmızı renkte. Mikrofon sanki seninle doğmuşçasına kavramacalar, felanlar, fistanlar.

İsterdim aslında. Neden olmasın ki? Nedir beni korkutan? "La" notası eğitilemez mi? Kaybettiğim "la" belki gökkuşağının altındadır. yağmur yağmasını beklerken birden kış bastırır mı? Buralara kar yağar mı? yağmazsa insanlar kış geldiğini nasıl anlarlar ki Antalya'da? O zaman kış olur mu? Sonbahar, ardından ilkbahar mı gelir?

5. bir mevsim olsa ya. Ne sıcaktan söylendiren, ne polenlerinden nefret edilen, ne rüzgar esen, ne de ayağını kaydırıp seni düşüttüren.. Öyle bir mevsim ki; terlemediğin, üşümediğin, hapşurmadığın, özene bözene yaptığın saçlarının bozulmadığı bir mevsim. Herkes seçeneksiz o mevsimi sevse, ama çok kısa sürse.. şöyle 1 ay felan.. Tadı damağımızda kalsa da hep gelse diye beklesek.

Çok mu söyleniyoruz? Aslında her mevsim güzel de, biz mi görmüyoruz? Üzgün olduğumuzda neden havanın kapalılığına yoruyoruz bunu? İçimiz kapalı olmasın mı aslında?

vs vs vs.. öff geç oldu. beynim bulandı. canım sıkıldı ve daha bir sürü tırı vırı işte..

düzeltme: inanmayın, blogumun saati yanlış. onun da saati şaşmış. üçe on var. gece. soğuk. hafifmeşrep bir müzik. belki cazz. bilmiyorum.

düzeltme2: artık blogun saati pasific okyanusuna göre ayarlı değil. ne alakaysa ta oralara kadar gitmiş blogum. (+2:00) Istanbul ve saat artık gerçekten 3.

Cuma, Eylül 18, 2009

2007 / 2009 Afyon'da bir damLa



Eğer gidersem.. Hani var ya öyle bir ihtimalim.. Beni unutmayın olur mu.. Herkesten ve her şeyden bir parça koymaya çalıştım. hayatımı dolduran sizlere, en sevdiklerime, hepinize kucaklar dolusu öpücükler.. Elimizdeki günlerin bir gün gelip mazi olacağını unutmadan tadını çıkartarak, dolu dolu yaşamanız ve her zaman gülümsemeniz dileğiyle.. Beni hayata bağlayan hepinizi ve yaşamayı seviyorum!

Pazar, Eylül 13, 2009

Yaşasın okulumuz... :?



Yarın yeni sınıfımla tanışacağım gün.
Hüff..
Böyle oluşmuş bir grubun içine girmek kadar zor bir durum yok.
En son lise sonda Ankara'dan Antalya'ya taşınınca böyle bir şeyi yaşamıştım.
Sinir bozucu bir şey.
Herkes tanıdık, kanka, hatta akraba olmuşken..
Sen yırtıktan sallanıcasına katılıyorsun aralarına..

Aslında..
Benim gibi şeker bir şeye kim hayır diyebilir diye ukalalık durumlarına girmek istiyorum.
Ama dünyanın binbir türlü halleri var tabi..
Ben şimdi çok heyecan yapıp içime kapanırsam yandık :D
Çatlakça gözükmem lazım, biliyorum..
Kafayı daha dün sıyırmış, taze deliler gibi gözükmem lazım ki,
"vay lan iyi ki geldi" diyebilsinler bana..

Geliyorum bekleyin ^^

Myspace'den geçerken şöyle güzel bir sese rastladım.. Buyrun deneyin siz de;
Tık

Cumartesi, Eylül 12, 2009

Aşk'tır insanı güzel yapan..


Sanırım 3 yıl felan olmuştur Nazlı'nın ilişkisi..
FaceBook'da görür görmez bu iletisini geçmişime gidiverdim..
Aşktır insanı güzel yapan..
İnsan bir kişiye en içten bağlı olunca dünya nasıl da pembeleşiyor di mi blog..

Ben de öyleydim di mi
"Yaşamayı Seviyorum" diye nidalar atardım..
Şimdi aşkım nerde blog?
Bi daha hiç gelmeyecek mi?

Çorbadaki Sinekler

Blogum yumurtladı!
Ay ay ay.. Hanimiş de sinekcikte, çorbadan mı çıkmış da cık cık da mış mış da
Guduuuuuuu!!!
Varol & Metropol ortam yapımdır efenim.
şukuleta gibi oldu, banıp banıp yiyesimiz bile geldi


http://corbadakisinekler.blogspot.com/

Yağmur yağıyor, herkese günahları kadar..

Hüff ne biçim bir yağmur yağıyor dışarda..
Acaba Antalya'nın altyapısı bu durumu kaldırabilir mi? Saat 6 civarı başlayan yağmurun hala sonu gelmedi.. Biri bulutları çok sinirlendirmiş olmalı.. Fazla sıktığımız deodorantlar, bakkala giderken bile dört tekere muhtaç olmamız, yaktığımız ormanlar...

Dünya çirkinleşiyor.
Öyle pembe bulutların arasında değil artık..

Olsun, sen yine de pembe kal blog ^^



Cuma, Eylül 11, 2009

Yalnız Kalmaya Çalışma Denemeleri - Part1



öhöhöm
Bu kurdaleyi kesmeden önce bir açılış.. sşkdlks
bir kapanış konuşması yapmak istiyorum efenim..

Yayında ve yapımda emeği geçmiş olan ve -di'li -miş'li zamanlarımın içindeki girdaba karışmış olan bütün eski aşklarıma sonsuz teşekkürler!

Sayenizde büyüdüm, gördüm. Kiminiz ne kadar iğrenç mahluklar olduğunuzu gösterdiniz, kiminiz hayatım boyunca silemeyeceğim yerler edindiniz..

Ama gel gelelim ki her tatlı hikayenin bir sonu varmış. Hiç bir şekilde pişman olmadım, keşke demedim hiç birinize.. Yaşanmışlıklar olgunlaştırır insanı dedim. Afferin dedim hepinize. Sizlerle büyüdüm..

Şimdi kariyerimin zirvesinde jübile vakti. Aşık olup pervasızca seven ve 2 senenin sonunda terkedilen kalbim yediğini kusar hale geldi artık. Ne ben onun midesini bozmaya niyetliyim, ne de insanları kalbimde öğütüp, kusup, onları iğrençleştirme taraftarıyım..

Bundan böyle hep yek, hep tek başıma ♫

Veeee gelelim en önemli kısma
İçimdeki şeytanın sürekli dürttüğü kısmımadır bu sözlerim!
Laynn!
Ayağını denk al!
Yan gözle, tek gözün kapalı, mel mel, maymun gibi, abaza gibi, nasıl bakıyorsan bak farketmez! Ama sadece bakacaksın! Baktığınla kalacaksın! Artık kalp kır-ma-ya-cak-sın!
Kimsenin kalbini çalıp, kaçıp, ilerdeki sahanlıkta tenis topu niyetine kullan-ma-ya-cak-sın!
Eğer olur da içinden "Ya evet ben bu adama aşık olabilirim." diye yanılıp şaşırıp tuhaf şeylerin içersine düşerseeeen...! blogunu açıyorsun, bunu okuyorsun ve ardından 3 göbek atıp bir de hulahup çeviriyorsun!

Belki 3-5 sene, belki 10-15.. Ne zaman sevmeyi bilirsen..
Hoşgeldin rahibe hayatım..
5. tekrarım.. Ama söz..
Bu son..



hüff.. keselim derken dolanmayalım da

YGS, LYS, hani bizim ÖSS

Kendimi sevmeyi özledim ben. Eskiden ondan başkasını sevmezdim, son 4-5 aydır nasıl dışlıyorum kendisini, bilseniz.. Üstüne de hiç alınmıyor, oturmuş yüzsüzce bu yazıyı yazıyor birde kendine çeki düzen vereceğine. Aklı fikri başında davranabilmesi için daha kaç kere küfür etmem lazım kendisine bilmiyorum. Ama bu gidişle temiz bir dayak yemeden benden, kendine gelmeyecek sanırsam..

Hayatım kısım kısım değişmekte, yeni bir düzen kurmaktayım. Bu sevmediğim şehirde ikametgah ettiğim yetmezmiş gibi yatay geçiş sayesinde artık okumaya da başlayacağım. Zaten her gün tüm şehri dolaşıp bir saat sonra okula ulaşıyor olma fikri beynen çürüttü beni. Şehri günde iki kere turlamam gerekecek ve ikinci öğretim olmam dolayısıyla bunu geç saatlerde yapacak olmam gözüme çok korkutucu geliyor. Neyse.. Bir şekilde bu duruma da alışıcaz, hatta ve hatta burda olmaktan büyük bir mutluluk duyup geldiğim yeri unutucam biliyorum, ama bu beni asla yeniden üniversiteye giriş sınavlarına hazırlanmaktan alıkoyamaz!!

YGS ve LYS :/ hım.. Çok ilginç bir sistem.. Keşke ÖSS kalsaydı mı desem, bunlar hoşgeldi mi desem? Ne desem bilmiyorum, ama bir tadına bakmayı düşünüyorum.. Aklımı çelenler sağolsunlar ^^ 3 senelik aranın sonunda yeniden üniversite sınavına giriyorum.. Gencim, güzelim, sınavları üzerim :) üstüne bir de öğretmen olup turizmi bırakırım. Sonra yaşasın rahat hayat. Sınav dergisi yeni sınav sistemine yönelik setini çıkarttığı anda siparişimi veriyorum ve haldur huldur sınavlara hazırlanmaya başlıyorum.. Gelsin sınıf öğretmenliği! Bana da nasıl yakışır di mi :D Hele bu yeni imajımdaki cadı saçlarımla yıh yıh yıh yıh :D

Müzük'ümü ister iseniz..

http://filekeeper.org/download/shared/04_Wreck_Of_The_Day.mp3

Linki budur, buyrun.. Anna Nalick - Wreck of the Day


O kadarrrr mutluyuuuum kiiii ^^


O kadar mutluyum ki


O kadar mutluyum ki şimdi kusabilirim 
Şu an başka hiçbir yerde olmak istemezdim
Burda her şey harika
Aradığım ne varsa hepsi bu dünyada
İnanasım gelmiyor gerçek olduğuna


Bu kadar güzel olacağını tahmin edemezdim
Kendimle barışacağımı hiç beklemezdim
Her şeyin bir la la la laaaaaaaa
Anlamı var la la la laaaaaaaaa..
Sonsuza kadar içinde yaşayacağımız bir dünyamız var
La la laaa la la lalalalaaaaaaaaaa


O kadar mutluyum ki ağlayasım geliyor
Tüm bu saçmalıklar insanı büyülüyor

Sizinle her şey çok güzel
Burda hayat sahiden de mükemmel
O kadar şahane bir his ki neredeyse
kırıyor insanın kalbini


Bu kadar güzel olacağını tahmin edemezdim
Kendimle barışacağımı hiç beklemezdim
Her şeyin bir la la la laaaaaaaa
Anlamı var la la la laaaaaaaaa..
Sonsuza kadar içinde yaşayacağımız bir dünyamız var
La la laaa la la lalalalaaaaaaaaaa

Bizim dünyamız hep aynı...
Ah bu dünyamız hep aynı...